ORUÇ FIKHI

Orucun tanımı: Oruç; Farsça ‘Rüze’ kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir. Arapça bir mastar olarak ‘’savm ve sıyam’’ sözlükte; ‘’bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak, engellemek, oruç tutmak’’ demektir. Bir fıkıh terimi olarak ise; oruç tutmaya ehil olan kimselerin niyet ederek, ikinci fecirden itibaren güneşin batışına kadar orucu bozan şeylerden korunmalarıdır. Kısaca oruç, belli bir süreyle, bilinçli olarak yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmaktır. Orucun zamanı;...
Devamını Oku »

BERAT GECESİ

ŞA’BAN AYI: Kamerî ayların sekizincisi olup, Receb ile Ramazan ayları arasında yer alır. Sahih rivayetlere göre Peygamberimizin Ramazan ayından sonra en çok ORUÇ TUTTUĞU AY Şa’bân AYIDIR . Üsâme b. Zeyd (r.a) şöyle bir hadis rivayet etmiştir: “Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem, Şa’bân ayında tuttuğu orucu hiçbir ayda tutmamıştır. Kendisine: “Ey Allah’ın Resulü! Senin, Şa’bân ayında tuttuğun orucu başka bir ayda tuttuğunu görmedim” dedim. O da şöyle buyurdu: “Şaban, Receb ile Ramazan...
Devamını Oku »

HAFIZLIK, FAZİLETİ VE TARİHTEKİ YERİ

KUR'ÂN-I KERİMİ lafzen okumaya kıraat,  güzel okumanın usullerini öğreten ilme tecvid Kur'ân okuyan kişiye de KARİ denir, çoğulu KURRÂ'DIR. Kur'ân-ı Kerîmin tamamını ezberleyene de HÂFIZ DENİR. Arapçada korumak, ezberlemek mânâsındaki 'hıfz'kökünden türemiş bir sıfat olan HÂFIZ, Kur'ân-ı Kerîmi ezberleyen ve hâfızasında koruyan kişidir. Hâfız sadece Kur'ân-ı Kerîmin kelimelerini, âyetlerini ezberleyen değil, aynı zamanda onun mânâsını kalbine ve ruhuna nakşeden, beynine alan ve...
Devamını Oku »

İSRA ve MİRAÇ BAHSİ -2

Sidretü’l-Müntehâ’da Cebrâîl -aleyhisselâm-: “–Ey Allâh’ın Rasûlü! Buradan öteye yalnız gideceksin!” dedi. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-: “–Niçin ey Cibrîl?” diye sordu. O da cevâben: “–Cenâb-ı Hak bana buraya kadar çıkma izni vermiştir. Eğer buradan ileriye bir adım atarsam, yanar kül olurum!..” dedi. (Râzî, XXVIII, 251) Sidre-i Müntehâ Fahr-i Kâinât -aleyhi ekmelü’t-tahiyyât- Efendimiz’e soruldu: “–Yâ Rasûlallâh! Sidre’yi kaplayan ne gördün?” Buyurdular ki: “–Altundan...
Devamını Oku »

İSRA ve MİRAÇ BAHSİ -1

İSRA VE MİRAÇ İLE İLGİLİ AYETLER İsra Sûresi “Kulunu (Muhammed -aleyhissalâtü vesselâm-’ı) bir gece, Mescid-i Harâm’dan kendisine bâzı âyetlerimizi göstermek için, etrâfını mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allâh, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilen, hak­kıyla görendir.”(el-İsrâ, 1) Necm Sûresi “İnmekte olan yıldıza[1] and olsun.” (en-Necm, 1) “Sâhibiniz (Muhammed Mustafâ) sapmadı ve bâtıla inanmadı. O, arzûsuna göre de konuşmamaktadır....
Devamını Oku »

KİBİR BAHSİ -13

Bir kimsenin, Allah katında şakî olması ezelde, kaza ve ka-derde takdir edilmiş olabilir. O kişiye hiçbir durumda böbürlenmek yakışmaz! Evet! Eğer korku bu kişiye galip ise bu kişi herkesi nefsinden daha hayırlı görür. Bu ise faziletin ta kendisidir. Bir âbid bir dağa sığındı. O âbide, rüyâ âleminde denildi ki: 'Filan eskiciye git ve onun duasını talep et! Bunun üzerine âbid eskiciye geldi ve eskicinin amelini sordu. Eskici ona gündüz oruç tuttuğunu, kazancının bir kısmını sadaka, bir...
Devamını Oku »

KİBİR BAHSİ -12

Yedinci Sebep: İbâdet ve takva ile gururlanmaktır. Bu da kullar için büyük bir fitnedir. Bunun çıkar yolu diğer kullara karşı tevazu göstermeyi kalbine gerekli kılmaktır. Şöyle ki: İlmen kendisinden ileride bulunana karşı gururlanmasının uygun olmadığını bilmesidir. Âlim kişi nasıl olursa olsun öğrendiği ilmin faziletinden ötürü onun hakkında böyle düşünmelidir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu? (Zümer/9) Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştur: Âlimin...
Devamını Oku »