HAFIZLIK, FAZİLETİ VE TARİHTEKİ YERİ

KUR'ÂN-I KERİMİ lafzen okumaya kıraat, 
güzel okumanın usullerini öğreten ilme tecvid Kur'ân okuyan kişiye de KARİ denir, çoğulu KURRÂ'DIR.

Kur'ân-ı Kerîmin tamamını ezberleyene de HÂFIZ DENİR. Arapçada korumak, ezberlemek mânâsındaki 'hıfz'kökünden türemiş bir sıfat olan HÂFIZ, Kur'ân-ı Kerîmi ezberleyen ve hâfızasında koruyan kişidir.

Hâfız sadece Kur'ân-ı Kerîmin kelimelerini, âyetlerini ezberleyen değil, aynı zamanda onun mânâsını kalbine ve ruhuna nakşeden, beynine alan ve gönül dünyasında sey-reden bir insandır. Kur'ân'ı içine sindirmiş olan gerçek hâfız yürüyen ve konuşan KUR'AN DEMEKTİR.

Hâfız kelimesine nisbet edilen el-Hâfız, Allah'ın güzel isimlerinden biridir ve 'Her yönden esirgeyip koruyan, insanların ve cinlerin bütün amellerini muhafaza eden, asla zayi etmeyen' anlamındadır.

'Şüphesiz ki Kur'ân'ı ve onu koruyacak olan da Biziz'âyetinde de ifade edildiği gibi Kur'ân'ın gerçek sahibi ve koruyucusu o kelâmın mutlak sahibi olan ALLAH'TIR


KURAN-I GÜZEL OKUYANLAR , Peygamberimizin (a.s.m.) özel iltifatına mazhar olan insanlardır:

' KUR'ANI GÜZEL  OKUYAN KİMSE MELEKLERLE BERABERDİR' hadisinde bildirildiği gibi, hâfız ve kuran ı  güzel okuyan  her an meleklerle birlikte, meleklerin arasında, meleklerle içiçedir. Çünkü meleklerin en çok ilgi duydukları olay, 
KUR'ÂN' IN OKUNDUĞU ve dile getirildiği YERLERDİR.

Kur'ân'ı BEYNİNE NAKŞEDEN VE KALBİNE YERLEŞTİREN HAFIZLAR, hem dünyada ŞEREFLİ ve saygın insanlardır, hem de âhirette akrabalarına ve yakınlarına ŞEFAATÇİ OLACAKLARDIR. Bu müjdeyi Efendimiz (a.s.m.) şu sözleriyle verirler:

'Kim Kur'ân okur ve onu ezberler, helâlini helâl kılar ve haramını haram kılarsa, Allah, bu Kur'ân sebebiyle onu Cennetine koyar ve ailesinden Cehenneme girmeyi hak eden ON KİŞİYE ŞEFAAT HAKKI TANIR.'

Hâfızları Abese Sûresinde sözü edilen SEFER-i KIRAMA BENZETEN Peygamber Efendimiz (a.s.m.), hâfızların Cen-nette onlarla BERABER olacağını MÜJDELEMİŞTİR.

Peygamberimiz (a.s.m.) kendisine vahyolunan âyetleri ezberinde tutar ve daha sonra Sahabilere okurdu. Kur'ân'ı hâfızasına nakşedip ilk muhafaza eden bizzat kendisidir, ilk HÂFIZ ODUR.


Kıyamet Sûresinin 16. ve 17. âyetlerinde işaret edildiği gibi Cenâb-ı Hak tarafından garanti edildiği şekilde Pey-gamber Efendimiz (a.s.m.), aldığı vahyi derhal bellemiş oluyordu. Bu yönüyle HÂFIZLIK BİR PEYGAMBER  SÜNNETİ VE METODUDUR.


Peygamber Efendimiz (a.s.m.) her sene Ramazan ayında  o zamânâ kadar vahyedilmiş olan bütün Kur'ân'ı Hz. Cebrail ile mukabele ederdi. Dünyasını değiştireceği seneye rastlayan Ramazan'da bu mukabele iki defa olmuştu.

AS-RI  SAÂDETTE HÂFIZLIK

Peygamber Efendimiz (a.s.m.) hayatta iken Sahabilerin çoğu Kur'ân-ı Kerîmi ya tamamen veya bir kısmını ezberlemiş durumdaydılar. Ancak Sahabiler içinde hâfız olanların sayısı kesin olarak bilinmiyor. Fakat bazı olaylar dolayısıyla Sahabiler arasında çok sayıda hâfız olduğunu öğreniyoruz. Meselâ hicretin 4. yılında meydana gelen 
Bi'rü Maûne Vak'asında 70 kadar hâfız Sahabinin, Hicre-tin 12. yılında ise Yemame Savaşında bazı kaynaklara göre, 70  Sahabinin Şehit olduğu bildirilmektedir.

Peygamberimiz (a.s.m.) daha Mekke'de iken Sahabilerden Hz. Erkam'ın evinde bizzat Kur'ân öğretimine başlamıştı. Aynı şekilde hicretten iki yıl önce Birinci Akabe Bîatını müteakip Mus'ab bin Umeyr'i, Evs ve Hazreç ka-bilelerinden Müslüman olanlara Kur'ân öğretmek üzere Medine'ye göndermişti.

Peygamberimizin (a.s.m.), Müslümanlara Kur'ân öğretmek için indiği yere 'Dârü'l-kurrâ' denildiği gibi, hicretten sonra da Peygamberimizin mescidi Dârü'l-Kurrâ gibi kullanılmıştı Mescidin suffesi İslâm tarihinde Peygamberimiz (a.s.m.) tarafından açılan ve ilk yatılı Kur'ân kursu idi ve burada yüzlerce öğrenci vardı. Bu Sahabilere SUFFE ASHAB-I denirdi ve bizzat Efendimizin (a.s.m.) rahlesi ve dizi dibinde yetişiyorlardı.

SUFFE Ashabının bir kısmı hâfızdı ve hep Kur'ân'la meşgul olurlardı. Civar kabileler Peygamberimize (a.s.m.) gelip İslâmı öğretecek hoca istediklerinde Peygamberimiz (a.s.m.) hâfız olan Sahabileri gönderirdi.

Peygamberimiz (a.s.m.), sayıları kırkı bulan vahiy katiplerine ve hâfızlara özel önem vermiş, sağlığında Kur'ân-ı Kerîmi onlara yazdırmış, İslâmı tebliğ için onları görevlendirmiş, üstün zeka ve kabiliyetleri sebebiyle elçilik ve valilik görevlerine onları getirmiştir.

Hatta, Kur'ân'ın dört kişiden alınmasını tavsiye etmiş-tir.
Bunlar; Abdullah bin Mes'ud, Ebû Huzeyfe'nin mevlâsı Salim, Muaz bin Cebel ve Ubey bin Ka'b.

İlk tabaka kurralar şu isimlerden meydana geliyordu:

1. Osman bin Afvan, 2. Ali bin Ebi Talib, 3. Ubey bin Ka'b, 4. Abdullah bin Mes'ud, 5. Zeyd bin Sabit, 6. Ebû Mûsa el-Eş'âri, 7. Ebû'd-Derdâ.

ABBASİLER DÖNEMİNDE HARUN REŞİD' İN hanımı Zübeyde'nin ÜÇ YÜZ kadar HÂFIZ CARİYESİ bulunmakta ve saraydan dışarıya 'arı kovanı gibi' Kur'ân sesleri yayılmaktaydı.

OSMANLI DÖNEMİNDE HÂFIZLAR

Osmanlı döneminde Kur'ân eğitimine ve hıfzına ayrı bir önem verilirdi. Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde anlattığına göre, o dönemde sadece İstanbul'da DOKUZ BİN HÂFIZ VARDI. BUNLARIN ÜÇ binini KADINLAR oluşturuyordu.

Osmanlı döneminde bazı türbelerde sürekli Kur'ân okuyan hafızlar görev alırdı. Meselâ Eyüp Sultan türbesinde görevli 72 hâfız vardı.

Fatih Sultan Mehmet Hanın türbesinde ise 90 kadar hâfız, her biri günde 16 dakika Kur'ân okumak üzere her gün nöbetleşe türbeye gelirdi. Bu sûretle 1481'den 1924'e kadar 443 yıl boyunca, Fatih'in başucunda, bir dakika ol-sun Kur'ân sesi eksik olmamıştı.

HÂFIZ OLMANIN YAŞI

HÂFIZ OLMANIN BELLİ BİR YAŞI YOKTUR. Tâbiin ulemasın-dan Süfyan bin Uyeyne gibi 4⃣ yaşında HÂFIZ olanlar olduğu gibi, 60-70 yaşında hıfzını tamamlayanlar da olmaktadır.

2001 yılında gazetelerde yer alan bir habere göre, İzmir Büyük Hatay Kız Kur'ân Kursu'nda, torunu yaşındaki ta-lebelerle beraber yılmadan çalışmaya devam eden Bedia isminde bir hanım, gençlerle beraber Kur'ân'ı hıfzetmenin mutluluğunu yaşamıştır.

Hâfızlık merasimiyle diplomasını alan Bedia Hanım, 'Ben 5⃣ yıldan beri HÂFIZ olmak için çalışıyorum. Allah'tan çok istedim ve bana verdi. Çok mutluyum. Gençlere bir mesajım var. Bu işe biraz olsun zaman ayırırlarsa, inşâallah yarı yolda kalmazlar. Zamanlarını öldürmesinler ve gönülden isteyince, Allah'ın kendilerini yarı yolda bırakmayacağına inansınlar'şeklinde konuşmuştur.

Gelin kardeşlerim. 📖
Bizler de niyet edelim ve de gayret edelim❗
Kur'an ın hepsini ezberleyemesek bile 
AMME CÜZÜNÜ EZBERLİYELİM 📖
EN AZINDAN 1⃣ CÜZ KALBİMİZE KOYALIM Kİ NAMAZLARIMIZDA UZUN SURELER OKUYARAK KIYAMDA DAHA FAZLA DURALIM❗

Amme cüzünde 37 sûre 
568 âyet vardır.


Kıyamı leyl (gece namazını)amme cüzünün tamamıyla kılan biri 568 âyet okur veya teheccüt namazında
Allah Rasulünün müjdesine nail olur.

Kim gece on âyet okursa gafillerden sayılmaz. Yüz âyet okuyan kânitînden, bin âyet okuyan ise mukantarînden sayılır” (Ebû Davud, “Salât,” 326, HN: 1398) der. “Kıyamet günü Kur’ân, ‘Ya Rabbi! Ben bu şahsı, beni okuduğu için gece uykusuz bıraktım, izin ver ona şefaat edeyim” diyecektir” (İbn Hanbel, Müsned


MUKANTAR(A):(Kantara. dan) Kemer şeklinde olan köprü. * Birbiri üstüne yığılmış çok şey. 
KANİTÎN: Kunut ve duâ edenler. Allah'a itaat ve ibadet edenler.

Rabbim hepimizi geceleri ibadet etme şerefinden mahrum etmesin
Bizlere mukantarinden olmayı nasip etsin 

AMME CÜZÜ= 568 Âyet
TEBAREKE=432.   Âyet
568+432=1000


HEDEFIMİZ TEBAREKE CÜZÜNÜ DE ÖĞRENİP MUKANTARİNDEN OLMAK  OLSUN. İNŞAALLAH