HERKES İÇİN SİYER - 4. BÖLÜM (EFENDİMİZ'İN (S.A.V) GENÇLİĞİ VE HZ. HATİCE (R.A) İLE EVLİLİĞİ)


 HERKES İÇİN SİYER - 4. BÖLÜM (EFENDİMİZ'İN (S.A.V) GENÇLİĞİ VE HZ. HATİCE (R.A) İLE EVLİLİĞİ)


Bismillahirrahmanirrahim.


* Efendimiz (s.a.v.)'in İsimleri

* Efendimiz "Benim beş ismim vardır." buyuruyor:

1. Muhammed,

2. Ahmed,

3. Mâhi (Allah benimle küfrü kazıdı manasında),

4. Hâşır (mahşerde insanlar benim etrafımda toplanacaklar manasında),

5. Âkıb (benden sonra nebî de yok Resûlde yok manasında).

* Ticarî Yolculuklar

* Efendimiz iki kez Busra'ya, iki kez Yemen'e, -iddialar doğruysa- Bayreyn'e, Taif'e birçok kez gitmiş ve

oralardan pek çok tecrübeler edinmiştir:

- Coğrafyayı tanımıştır.

- O coğrafyada yaşayan kavim kabilelerle ilgili bilgiler edinmiştir.

- O coğrafyada olan din mensupları ile münasebette bulunarak dinlere ait bilgiler edinmiştir.

- O coğrafyanın sosyal kültürel yapısını öğrenmiştir.

- Ticareti çok iyi öğrenmiştir.

* İlk ticari seferini 12 yaşındayken amcası Ebu Talib ile gerçekleştirilmiştir. Şam'daki Busra'ya

gitmişlerdir. Rahip Bahira ile buluşması bu ilk seferinde olmuştur.

* Rahip Bahira, bu kervanda bir değişiklik olduğunu fark edip, merakını gidermek için kervanı yemeğe

davet etmiştir. Efendimiz yemeğe sonradan katılmıştır. Rahip Bahira, O'nunla biraz konuştuktan sonra

onun gelecek olan son Nebi olduğunu anlamış ve onu koruması için Ebu Talib'e uyarıda bulunmuştur.

* Efendimiz (s.a.v.) Hatice annemizin kervanına kadar birçok kervanına katılmış ve onun katıldığı

kervanlarda hep bir farklılık görülmüştür.

* Hatice annemiz Efendimizden önce iki kere evlenmiştir:

- Ebu Hâle (Malik ibni Nebbaş) ile evlenmiş ve iki oğlu olmuştur: Hâris ve Hind.

- Atik b. Âiz ile evlenmiş ve Hind isminde bir kızı olmuştur.

* Hz. Hatice annemizin zenginliği babası Huveylid ve iki eşinden kalan mallardan gelmektedir.

* Muhammed Emin hocamızın ikisinin evlenmesindeki kader nazariyesi: Hatice kelime manası olarak

erken doğan kız demektir. Huveylid bir ticari seferdeyken erken doğmuştur. Allah Resûlü'nden de

erken gelecekti, âlemi ona hazırlayacaktı, sonra sinesini açacak ve Peygamberi o sinesinde

saklayacaktı.

* Hz. Hatice dul kalınca Ebu Süfyan, Ebu Cehil, Velid bin Muğire gibi Mekke'nin bazı soyluları onunla

evlenmek istemişti. Bir rivayete göre Ebu Cehil'in Efendimize olan düşmanlığının altında bu evliliğin

olduğu söylenir. Allah Resulü böyle bir zeminde Hatice annemizin kervanını Busra'ya götürmüştür.


2

Bu sıralarda annemizin yüreğine Efendimiz (s.a.v.) düşmüş ve annemiz onu biraz daha yakından

tanımak için Meysere'yi gözcü olarak kervana, Efendimizin yanına yollamıştır. Meysere, Efendimiz'in

hal ve hareketlerinden çok etkilenmiş ve Rahip Nastura ile buluşmasına da şahit olmuştur.

* Rahip Nastura, Bahira öldükten sonra yerine gelen rahiptir. Efendimizi görünce Bahira olayındaki

hatıra da olduğu gibi o da Efendimizin bir peygamber olduğunu, gönderilecek son elçinin vasıflarını

taşıdığını söyleyince Meysere'nin Efendimiz'e olan dikkati daha da artmıştır.

* Busra'nın pazarında bir Yahudi efendimizi gözlemiş ve ahlakına hayran olmuştur. Bir tüccarda

olması gereken semahat (kolaylık) esasından etkilenip Efendimizin elindeki malı almak istemiştir.

Efendimiz (s.a.v.) fiyatını söyleyince Yahudi ondan Lat'ın ve Uzza'nın adına bu fiyatın altında bir fiyat

vermeyeceğine dair yemin etmesini isteyince Efendimiz sinirlenmiş ve bunun üzerine Yahudi'nin

Efendimiz hakkındaki merakı daha da artmıştır.

* Efendimiz (s.a.v.) yaptığı hesap esnasında kendi kasası ile kervanın kasasının karıştığını fark edip

kendi payını kervanın payına dâhil etmiştir. Bu hareketi ile Meysere'nin hayranlığı daha da artmıştır.

* Allah resulü ileriki dönemlerinde “Doğru, güvenilir, Emin tüccar peygamberlerle hasrolunacaktır.”

demiş ve arşın gölgesinde gölgelenecek 8 sınıfta tüccarları da saymıştır.

* Meysere topladığı tüm bilgileri Hatice annemizle paylaştıktan sonra;

- Bir rivayete göre Hatice annemiz evlilik için Efendimize kendisi teklifte bulunmuştur.

- Diğer bir rivayete göre - ki bu daha sahih bir rivayettir- Nefise b. Münye bu evlilik işini

organize etmiştir.

* Efendimiz daha doğru bir rivayetle 400 dirhem Mehir karşılığında Hatice annemizle evliliğini

gerçekleştirmiştir. Hatice annemiz düğüne Efendimizin sütannesi Halime’yi çağırmış, düğünden sonra

evinde ağırlamış ve gideceği zaman malından hediyeler vererek (16 koyun 1 deve) gönlünü hoş

etmiştir.

* Evlilikten 1 hafta sonra Ebu Talib bu evlilik için endişelenecek Nebâ isimli cariyesini yeğeninin evine

yollamış, Nebâ hoşnutlukla hayranlıkla dönünce buna sevinip hamd etmiştir.

* Bu evlilikten iki yıl sonra ilk Kasım doğmuştur. Efendimiz bu esnada 27, Hatice annemiz 42

yaşındadır.

Sonra sırasıyla Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm, Fatıma ve Abdullah doğmuştur. Abdullah

vahiy döneminde doğduğu için Tahir ya da Tayyip (temiz) lakaplarını almıştır.

* Kasım 2 yaşındayken vefat etmiştir. Efendimiz o zamana kadar Ebu’l Kasım künyesi ile anılmıştır.

* Bu yuvanın bambaşka biri saadeti vardı ve bu saadetin temelinde de iki önemli şey yatıyordu:

- Beklentide itidal adına eşler arasında karşılıklı bir uyum vardı.

- Eşlerin birbirine karşı vefası vardı.

* Nefise b. Münye, Mekke'nin fethi sırasında Kâbe’de Peygamber Efendimizin yanına gitmiş ve

Efendimiz cübbesini çıkararak onu yanına oturtmuştur. Yine aynı gün Efendimiz fetihten hemen sonra

Kâbe’ye gitmeden önce Hz. Hatice'nin mezarına gitmiştir. Çadırını da onun karşısına kurdurmuştur. Bu

onun Hz. Hatice'ye olan sonsuz vefasını göstermektedir. “Ben Hatice'nin sevgisi ile rızıklandırıldım.”

demiştir.


3

* Allah Celle celalühü, Efendimize dağların bile taşıyamayacağı bu yükü taşıtırken iki büyük nimet de

vermiştir: Hz. Hatice ve Hz. Ebubekir. (Diğer isimler de önemli ama bunlar en önde olanlardır.)

* Hılful Fudul

* Hılf, sözleşme, anlaşma demek; fudul, fadl'ın çoğulu, faziletler demek.

* Bir erdemliler hareketidir.

* Efendimiz 20 yaşında, Hz. Ebubekir 18 yaşındayken; Yemen'den bir tüccar malını satmak için

Mekke'ye gelmiş, As bin Vâil malını almış ancak parasını vermemiştir. Bunun üzerine tüccar Safa

tepesine çıkarak Mekkelilere “Hiç mi aranızda adil olan yok, hiç mi hak hukuk bileniniz yok?!” diyerek

seslenmiş ve bu seslenişe ilk icabet eden Zübeyir İbn. Abdülmuttalib ( efendimizin amcası) olmuştur

(nübüvvete yetişememiştir). Hazreti Zübeyr'in icabeti ile faziletli insanlar bir araya gelip Abdullah İbn.

Cüd'an (Hz. Ebubekir'in akrabası)'ın evinde bir hareket oluşturmuşlardır. Bu hareketin dört temel

maddesi vardır:

1. Kim olursa olsun, ister iyi ister kötü olsun, eğer mazlumsa, hakkı gasp edilmişse o

mazlumun yanında yer alacağız.

2. Kim olursa olsun zalimin karşısında olacağız.

3. Hira ve Sebir dağları yerinde durduğu sürece, denizlerin suyu bir süngeri ıslatacak kadar

kalacağı ana dek verdiğimiz sözde sadık kalacağız.

4. Biz mazlumun hakkı alınıncaya kadar birbirimize yardım edeceğiz, yardımlaşacağız.

* Efendimiz (s.a.v.) yıllar sonra Mekke'de “Ben cahiliye döneminde, nübüvvet öncesinde böyle bir

sözleşmeye davet edildim, o sözleşme benim için kızıl tüylü develerden daha hayırlıydı. Bugün

çağrılsam yine giderdim.” demiştir.

* Neden İslam döneminde Hılful Fudul devam etmedi ? Neden Medine'de de bir tane oluşturulmadı?

* Çünkü Maide suresinin ikinci ayeti (Ey iman edenler! Takvada ve iyilikte yardımlaşın; günahta ve

kötülükte yardımlaşmayın.) ile İslam bütün müslümanları Hılful Fudul’un bir üyesi gibi davranmaya

şart koşmuştur.

* İslam'ın iki kanadı vardır: tevhid ve adalet. Tevhid, kişinin Allah ile olan münasebetini tanzim eder;

adalet, kişinin başkaları ile (doğa, çevre, hayvanlar, insanlar yani tüm canlılarla) olan hukukunu tanzim

eder. Şu anda bu iki kanat kesiktir! Yeniden bu kanatları oluşturabilirsek, insanlığa adalet ile bir mesaj

sunabilirsek, adalet ile sunduğumuz o mesaj insanlığı tevhide taşıyacaktır!

* Kâbe’nin Değişimi

* İbrahim a.s. dönemindeki Kâbe’nin uzunluğu aşağı yukarı 14 m’dir.

* Kureyş’in yaptığı Kâbe biraz daha kısadır. (Neden inşası sırasında kısaltıldı sonraki derste işlenecek)

* Abdullah b. Zübeyr döneminde Kâbe yeniden İbrahim a.s.’ın yaptığı ölçülere getirilmiştir. Haccac

onun hilafetini bitirdikten sonra bugünkü ölçülerine uygun bir biçimde yeniden yapmıştır.


NOT: Alak Suresi’nin ilk 5 ayetini kendimize iniyormuş gibi tefsiriyle birlikte okuyalım.