Kandil Geceleri(1)
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den kutlanması hakkında sahih bir hadis olmayan, ama ülkemizde kutlanan bazı kandil geceleri hakkında, Müslümanların bilinçlenmesi gerekiyor. Çünkü insanlar günlük ihtiyaçlarını karşılamak için alış veriş yaparken hangi mağazada daha ucuz hangi markette daha kaliteli diye araştırıyorlar!
Ama ahirette kendilerini kurtaracak olan işleri yaparken, acaba bu amelin yapılmasını Allah (Azze ve Celle)emretmiş midir?❓ Veya Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)bunu yapmış mıdır? ❓Ya da sahabeler bunu uygulamış mıdır, diye araştırmıyorlar. ‼Kişinin işlemiş olduğu amel, salih ise onu kabrinde görür ve mükâfatlandırılır.‼ Eğer kişinin işlemiş olduğu amel, salih değilse onu kabrinde görür ve cezalandırılır!‼
YALAN HADİS UYDURMAK(1)
Müslümanlar olarak, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’le ilgili konuşurken ve O’ndan bir söz naklederken çok dikkatli‼ ve hassas olmamız gerekmektedir.‼ Zira Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz, diğer insanlar gibi değildir. ❗O’na yalan izafe etmek,‼ diğer insanlara yalan izafe etmek gibi değildir,‼ bu ikisi arasında çok muazzam bir fark vardır.❗
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in hareketlerinden ve sözlerinden hüküm‼ çıkarılır, insanlar bunlarla hayatlarına nizam verirler ve bazı kararlar alırlar.‼ Bu sebeple Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’e âit olmayan bir davranışı, sözü veya hâli O’na âitmiş gibi nakletmek, pek çok insana zarar‼ verebilir. İnsanlar bu söz sebebiyle yanlış işler yaptıkları veya zarar gördüklerinde ise kalplerinde Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’e karşı bir soğukluk hissedebilirler.‼ Bu ise çok ağır bir vebaldir‼. Bu sebeple sahih olup olmadığını bilmediğimiz bir sözü ❗hadis diye❗ nakletmekten şiddetle sakınmalıyız‼. Güvenilir kaynakları okuyarak onlardan hadîs-i şerîf nakletmeliyiz.‼
SENEDSİZ HADİS NAKLETMEK HELÂL OLMAZ
Hâfız Ebû Bekir bin Hayr şöyle nakleder:
“Âlimler şu hususta ittifak etmişlerdir ki bir Müslümanın, yanında velev ki en zayıf rivâyet şekliyle de olsa bir senedi olmadan herhangi bir söz hakkında «Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu»❗ demesi helâl olmaz.”‼ (Ali el-Kârî, el-Esrâru’l-merfûa, thk. Muhammed es-Sabbâğ, Beyrut: Dâru’l-Emâne, s. 45)
Üç aylar” diye adlandırılan Receb, Şaban ve Ramazan ayları mübarek aylar olarak kabul edilir. Üç ayların Müslümanlarca önemli ölçüde değer kazanmasının sebepleri arasında Hz. Peygamber (sav)’in bu aylar hakkında verdiği haberler gösterilebilir. Geniş halk kitleleri tarafından özel bir hassasiyet gösterilerek çeşitli ibadetlerle ihya edilegelen ayları ihyâ ve bu üç aydaki “Kandil Geceleri” adı altında “kutsal veya mübarek” olarak ilan edilen geceleri kutlamak konusunda öteden beri farklı yorumların yapıldığı herkesin malumu.
İfrat görüşü benimseyenler, Ramazan ayına girene kadar Receb ve Şaban aylarının tamamını oruçla geçirmeyi ve bu iki aya özgü olduğu kanaatiyle bazı namazlar kılmayı adet haline getirmişlerken, Tefritgörüşü benimseyenler, Üç aylar dediğimiz zaman dilimine herhangi bir özellik tanımanın doğru olmadığını, bu zaman diliminde tutulan oruçların, kılınan namazların ve yapılan diğer ibadetlerin tümüyle bid’at olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu iki kesimin her birinin, zaman zaman diğerini en ağır şekilde suçlayıcı ve itham edici tavırlar sergilediği hatta tekfirleştiği de görülmektedir.
Bu yazımızda, gerek “Üç aylar” geleneğine karşı çıkan bazı çevrelerin, gerekse bu gelenek konusunda aşırı bir hassasiyet gösterdiği ve bu sebeple bazı bid’at tutumlar sergilediği gözlenen kesimlerin birbirine taban tabana zıt olan bu anlayışları konusunda Sünnet-i seniyye’ye ve Selef-i salihin’in davranışına uygun olan orta yolu ifade etmeye çalışacağız.Tevfik Allah(cc)’dandır..
Üç aylarla ilgili rivayetlere ve bu aylarda kutsal addedilen gecelerle ilgili bilgilere geçmeden önce İslâm’ın Zaman Kavramına bakışını kısaca inceleyelim:
ÜÇ AYLAR VE KANDİL GECELERİ
KUR’ÂN’DA VE SÜNNET’TE ZAMAN
Evreni ve evrendeki her şeyi yoktan var eden Allah, yaratılmış şeyleri “zaman” ile sınırlandırmıştır. Zamanın belli dilimlere bölünmesiyle yıllar, aylar, haftalar ve günler oluşmuştur.
İslam dininin iki temel kaynağı olan Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet; yıllık, aylık, haftalık ve bilhassa günlük hayatın değerlendirilmesiyle ilgili ince detaylara yer vermektedir. Diğer yandan bazı ibadetler ve özellikle namazın zamanla doğrudan ilgisi vardır. Hatta farz, vacipve nafile namazlar, zaman tanzimine yönelik gayeler taşımaktadır.[1]
Kur’ân-ı Kerîm’de bizzat zaman kelimesine rastlanmamakla birlikte, zaman mefhumu çok çeşitli kelime ve kavramlarla ifade edilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm, zaman bildiren kelimeler içinde en çok “yevm/gün” üzerinde durmaktadır. Yevm kelimesi, Kur’ân’da çeşitli şekillerde (müfred, tesniye, cemi, marife, nekre) 474 defa zikredilmektedir.[2]Âyetlerde zikredilen gün -değişik anlamları olmakla beraber- daha çok âhiret günü anlamındadır. Bununla birlikte dünya günü manasında kullanılmış olan yevm kelimesine de rastlanmaktadır. Allah Teâlâ, yılın her gününü bir tutmamış, kapalı veya açık biçimde bazılarının daha faziletli olduğunu belirtmiştir. Kur’ân’da faziletine vurgu yapılan günler arasında Zilhicce’nin ilk on günü[3], Kurban bayramı ve Arefe günleri[4] ile Kadir Gecesi[5] sayılabilir.
Haftanın günlerinden bir kısmı özel ismiyle Kur’ân’da yer almıştır. Örneğin, hafta manasına gelen Cuma kelimesi, haftalık farz namazı tespit etmek için bir kere zikredilmiş ve geçtiği sûreye ad olmuştur. Kur’ân-ı Kerîm’de günün belli kısımları (leyl, fecr, nehar) üzerine yemin edilmiş ve yine günün belli dilimleri bazı sûrelere isim olmuştur (Leyl, Duhâ, Asr, Fecr). Bu da zamanın Allah katındaki değerini ve Kur’ân-ı Kerîm’in zaman tanzimine verdiği önemi göstermektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’de olduğu gibi hadis-i şeriflerde de zaman kavramı çeşitli türevleriyle çokca zikredilmiştir. Kıyamet alametleriyle ilgili bir hadiste; “Zaman yakınlaşmadıkça kıyamet kopmaz. Bu yakınlaşma öyle olur ki, bir yıl bir ay gibi, ay hafta gibi, hafta gün gibi, gün saat gibi, saat debir çıra tutuşması gibi (kısa) olur.”[6] buyrulmaktadır. Yine Efendimiz, kıyamet alametlerinden bahsederken, Deccal’in inişini de zikretmiş, orada bulunanlar onun dünyada ne kadar kalacağını sorduklarında Rasûl-i Ekrem: ”Kırk gün (kalacak). (Onun) bir günü bir sene gibidir. Bir günü, bir ay gibidir. Bir günü bir hafta gibidir. Diğer günleri, sizin günleriniz gibidir” [7]buyurmuşlardır.
Mutlak olarak gün kavramının ele alındığı hadislerin hâricinde, haftanın yedi günü, özel günler ve hicri aylar hakkında da hadisler rivâyet edilmiştir. Hz. Peygamber, aynı ölçüde olmamakla birlikte her günün faziletini belirtmiş, bu günlerde vukû bulan hadiseleri haber vermiş ve günlerle ilgili önemli tespitlerde bulunarak, belli günlerde bazı işlerin yapılmasını teşvik etmiştir.[8]
Ümmetine oruç tutmayı tavsiye eden Hz. Peygamber, bu tavsiyesini bazı günlerde yoğunlaştırmıştır. Bunlardan Pazartesi ve Perşembe günlerini ay boyunca oruçlu geçirmeye güç yetiremeyenlere, o hicri ayın ilk Pazartesi ve Perşembe gününde oruç tutmaları önerilmiştir. Çünkü bu dönemde oruç ibadeti, ayın diğer zamanlarına göre bünyeyi daha az yormakta, kişiye daha kolay gelmektedir. Yine dolunaydan sonraki dönemle ilgili olarak hadislerde kan aldırılması (Hacamat) tavsiye edilmiştir. Ancak bunun özellikle hicrî ayın on yedinci gününde yapılmasının istenmesinin ardında bir hikmet bulunmaktadır. Zira dolunayın zararlı etkilerine maruz kalan insanların bünyeleri bu dönemde zayıflamakta, damarlarındaki kan miktarı azalmaktadır. [9]İşte tam bu noktada O’nun her sözünün ardında bir hikmetin bulunduğu ortaya çıkmaktadır. Zira günümüzde ilim adamlarının belirttiği hususları, Allah Rasûlü bundan asırlar öncesinde dile getirmiştir.
Haftanın günlerini değerlendirme konusunda Müslümanlara tavsiyelerde bulunan Hz.Peygamber’in, hicrî ayların belirli günleri hakkında da bazı emir, tavsiye ve yasakları bulunmaktadır.
Hadislerde ayın ve yılın belli günleri sair zaman dilimleri içinde ayrıcalıklı bir yere konmuş, bir kısım özel günlerin faziletine işaret edilmiştir. Haftanın günleri arasında, fazileti hakkında en fazla hadis rivayet edilen gün Cumadır. İçerisinde duaların reddedilmediği bir saatin bulunduğu bu gün, diğer günlerin efendisi olarak nitelendirilmiştir. Cumanın ardından Pazartesi ve Perşembe günleri, Hz. Peygamber tarafından seçkin kabul edilen günler olarak karşımıza çıkmaktadır.[10]
Şüphesiz ki Allah Rasûlü haftanın her gününü ve zamanını kulluk şuuru içerisinde, ibadet ve hayırlarla dolu olarak geçirmiştir. Ancak, araştırmalardan çıkan sonuç, O’nun bazı günleri ve zamanları diğerlerinden daha faziletli kabul ettiği ve bu günlerde ve zamanlarda zikir, dua ve ibadetini arttırdığıdır.
B) ÜÇ AYLAR
“Üç Aylar”
Receb ayı ile başlayıp, Ramazan ayı ile biten feyizli ve bereketli bir maneviyat mevsimidir🌔
Bu aylara girince, mü’minlerin ruhlarını manevi bir hava kaplar
. Bu ayların Müslümanlarca önemli ölçüde değer kazanmasının sebepleri arasında:
Hz. Peygamber (sav)’in bu aylar hakkında verdiği haberler gösterilir. Nitekim Enes b. Mâlik (r.a)’den şöyle rivayet edilmiştir:
“Receb ayı girdiğinde Hz. Peygamber (sav) şöyle derdi: Allahım! Receb ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.”[11]
Hadis âlimlerine göre bu hadis zayıftır ama dua olarak söylenilebilir
Çünkü her müslüman;kadir gecesine erişip bağışlananlardan olmayı arzu eder.hadisin kaynağı aşağıda belirtilmiştir.
[11] Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259. Ebû Nu’aym, “Hilyetu’l-Evliyâ”da ve ed-Deylemî, “Müsnedu’l-Firdevs”te rivayet etmişlerdir. Ancak isnadında zayıflık vardır. Bkz. el-Münâvî, “Feydu’l-Kadîr”, IV, 18.
1) RECEB AYI:
Muharrem ile başlayan ve Zilhicce ile sona eren Kamerî takvim aylarının yedincisi olan Receb,
aynı zamanda
“üç aylar”ın ilkidir.
Hz. Peygamber (sav) ‘in Receb ayı girdiğinde:
“Allahım! Receb ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.”diye dua ettiği (zayıf hadis olduğunu hadis alimleri söylüyor) nakledilir.
Halk arasında meşhur olan
, “Receb Allah’ın ayıdır; Şaban benim ayımdır; Ramazan ise ümmetimin ayıdır”‼‼
şeklindeki muhaddislerin çoğunca uydurma‼‼ sayıldığını da burada ifade etmiş olalım. [13]
Nitekim günümüz İslam alimlerinden Yusuf el Kardavi de bu rivayetle ilgili şunları söylüyor: “Receb, Allah’ın ayıdır…” diye başlayan hadis münker ve çok zayıf bir hadistir.
Hatta alimlerin çoğu ona “Mevzu” demişlerdir.
Yani Allah Rasulü (sav) adına uydurulmuştur‼. Dini ve ilmi yönden herhangi bir kıymeti yoktur.
AIimlere düşen insanları sakındırmak için bu yalan‼ ve uydurulmuş‼ hadislerden insanları haberdar etmektir.” [14
Kaynaklar:
][13] Muhammed b. Ali eş-Şevkânî, el-Fevâidü’l-Mecmûa fi’l-Ehâdîsi’l-Mevdûa, Sh:100,2. Baskı, el-Mektebü’l-İslâmî, Beyrut, 1392; Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ ve Müzîlü’l-İlbâs, c: 1, s: 423-424, hadis no: 1358.3. Baskı, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1998.
14] Prof. Dr. Yusuf El- Kardavi Çağdaş Meselelere Fetvalar, c.2,Sh:55-57,Tahir Yayıncılık, İstanbul, 1994.
Hz. Peygamber (sav), Receb ayında çok sık oruç tutmuştur. ❗
İbnu Abbâs (ra) şöyle demiştir:
“Resulullah (sav) Recep ayında bazı yıllarda öyle oruç tutardı ki biz, ‘Gâliba) hiç yemeyecek (ayın her gününde tutacak)’ derdik‼.
(Bazı yıllarda da öyle) yerdi ki biz; ‘(Galiba) hiç tutmayacak’ derdik.”❗[15]
Hz. Peygamber (sav), her ay üç gün oruç tutardı.‼ Bu üç günü, bazen ayın başına, bazen ortasına‼ (eyyâm-ı bîd: kamerî ayların 13, 14 ve 15./dolunay geceleri)❗, bazen da sonuna rastlatırdı. ❗ Özellikle dolunay günlerinde oruç tutmayı tavsiye ettiği nakledilir.❗ Hatta bu günlerde orucu emrettiği ve faziletini belirttiği olmuştur:
Abdullah İbnu el-Kaysî, babasından anlatıyor:
“Resulullah (s.a.), bize eyyam-ı bi’z’de yani ayın onüç, ondört ve onbeşinci günlerinde oruç tutmamızı emrederdi❗ ve ‘Bunlar yıl orucu vaziyetindedir’ derdi.” ❗
Bu hadislere dayanarak, her ay üç gün oruç tutmak, ❗nafile oruçlar arasında sayılmıştır.❗
Ve dahi Ramazan’dan sonra en sevaplı ❗nafile oruçlar, ❗Recep ve Şaban aylarında tutulan oruçlardır.❗
Ama şunu söylemekte fayda var:
Receb ayını tamamen oruçlu geçirme‼ ve bu aya mahsus özel bir oruç‼ tutmanın faziletine dair de ne Hz. Peygamber (sav)’den, ne de Sahabe’den (Allah onlardan razı olsun) gelmiş sahih bir rivayet yoktur.[16] ‼‼
Üç ayları hiç ara vermeden tutmak❗ sünnet ve müstehap da değildir,‼
hatta bunun bid’at olduğu alimlerin cumhurunun
(çoğunluğunun) görüşüdür‼
Kaynaklar aşağıda zikredilmiştir
.[17]15]Buharî, savm 53; Müslim, sıyâm 179, no:1157; Ebu Davud, savm 55, no:2430.
[16] İbn Receb, “Tebyînu’l-Aceb bimâ Verede fî Fadli Receb” ‘den naklen Ebubekir Sifil. Üç Aylar Üzerine, http://www.ebubekirsifil.com/index.php?sayfa=detay&tur=makale&no=10
[17] Prof.Dr. Vecdi Akyüz, Mukayeseli İbadetler İlmihali, C. 2, sh. 244, İz yayıncılık, 1995 baskısı.
Burda bu konuyu karışıklık olsun ‼ diye değil❗Allah resulunden ve Allah dan korktuğumuzdan dolayı emaneti yerine getirmek için yapıyoruz❗ yani hadis olmayan bir sözün Allah resulü söyledi veya yaptı denilmesi sonucu ateş olan yani cehenneme gitmemize vesile olacak kötü bir iştir ki bundan Allah a sığınırız‼
Lutfen ‼hepimiz ‼
Samimiyetle rabbimizden hakikatleri öğrenmeyi isteyelim❗ ilmimizi artırıp doğru ilim öğrenme de tereddüt etmeyelim‼
Allah hepimizin yardımcısı olsun ❗burada yazılanları anlamayı hepimize nasip etsin❗
Recep ayının içinde özellikle ülkemizde❗(araplar bilmiyorlar regaib gecesini turkler kutluyor sadece) kutsal sayılan iki gece bulunmaktadır. Birincisi, Recep ayının ilk Cuma gecesidir. ❗
Recep ayının ilk Perşembe gününü Cuma gününe bağlayan gece
“Regaib gecesi” ❗
olarak kutlanır. ‼Birtakım takvim yaprakları ve ehil kimseler tarafından yazılmamış olan‼
“Namaz Hocası”,‼
“Dua Kitabı” ‼türünden kitaplarda,
Hz. Peygamberin Regaip gecesinde ana rahmine düştüğü, ❗ Recep ayının ilk Perşembe günü oruç tutup gecesinde Regaip namazı adıyla bir namaz kılmanın sevap olduğu❗ ve bu gecenin birçok faziletinin bulunduğu yönündeki rivayetlerin “asılsız” olduğu❗ hadis âlimlerince belirtilmiştir‼.[18]Nitekim Ali el-Karî ve Şevkânî gibi alimler şöyle derler:
”Receb ayının ilk gecesi‼ veya herhangi bir gecesi❗ belli bir namaz kılmaya teşvik eden hadisler uydurmadır.‼
”[19]Yine İbni Hacer şöyle der: ”Receb ayının ilk cuma gecesi –ki “Regaib Kandili” olarak anılmaktadır– belli bir namaz kılmaya teşvik eden hadisler arasında da Hz. Peygamber (sav)’den sağlam tariklerle gelen bir rivayet yoktur.”[20][18] Hamdi Tekeli, “Regâip Gecesi”, c: 34, Sh: 535,DİA, İstanbul, 2007
[19] “el-Masnû’”, 259; el-Leknevî, “el-Âsâru’l-Merfû’a”, 58 vd.; eş-Şevkânî, “el-Fevâidu’l-Mecmû’a”, 47.
[20] İbn Receb, “Letâifu’l-Ma’ârif”, 131.
Arkadaşlar‼ yukarıdaki kaynaklarda belirtildiği gibi bu hadis âlimlerinin inceleyip bize bildirdikleri ilimdir.❗Elbette her ilmi ehli olan uzmanlardan almak gerekir❗ riyazussalihin kitabında bu konuda bir hadis yoktur.kütübü sitte olan 6 hadis kitabında da böyle bir hadis yoktur.‼
Bu bilgiyi; Allah Resulünün sünnetini iyi öğrenme ve yanlış bilgilerden doğru olana ulaşmak adına yapıyoruz‼ ve asla hedefimiz kafa karıştırıp❗ birilerini yalanlamak değildir.❗
Allah celle den hepimize faydalanıp kurtuluşa bizi ileten ilmi ve ameli bize nasip etmesini dileriz.
Allah herşeyin en iyisini bilir ve bizi de en iyisine yönlendirmesini O'ndan niyaz ederizGünümüz alimlerinden Vehbe Zuhayli (4 mezhebin islam fıkhının yazarı ve tefsir dalında da uzman büyük bir âlim)
de şöyle demektedir: ‼
“Her ne kadar bazı rivayetlerde Regaib ve Berât kandillerinde‼ kılınacak nafile namaz‼ çeşidinden bahsediliyorsa da muhakkik hadisçiler❗ bu rivayetlerin uydurma❗ olduğunu, dolayısıyla sırf bazı kandillere has nafile namaz❗ bulunmadığını ispat etmişlerdir. ❗
Hatta herhangi bir şer’î dayanağı bulunmadığı❗ halde halk arasında yaygın hale getirilmiş❗ olan ve bazı mübarek gecelere mahsus olduğu zannedilen ❗namazları cemaatle kılmak bidat❗ olduğu için mekruhtur.❗ Halk arasında Regaib gecesi namazı ❗diye meşhur olan ❗ve tamamen uydurma olan❗ namazda olduğu gibi.❗ Çünkü sahih hadis kitaplarında böyle ve bu isimle bilinen herhangi bir namaz yoktur.” [21]‼
Tasavvuf kitaplarında yer alan: ❗“O ayda bulunan İlk Cuma gecesinden gafil olmayın. Çünkü o, meleklerin regaip diye isimlendirdikleri bir gecedir. Kim recep ayının ilk Perşembe gününü oruç tutar ve o günün, akşamla yatsı arası on iki rekat namaz kılarsa, (namazın keyfiyetini açıkladıktan sonra) AllahuTeala o kimsenin günahlarını bağışlar”[22] ‼ rivayeti hakkında❗ İbnu’l-Cevzi şunları söyler: “Bu hadis Allah Rasulu (sav) üzerine uydurmadır‼‼.
Ali İbn Abdillah‼ bu rivayetiyle ilim ehli tarafından itham olunup‼ yalancı sayılmıştır. ‼…Ben doğrusu ramazan❗ ve teravih namazlarına nazaran❗ insanların bunda, nasıl izdihamlaştıklarını❗ garibsiyorum. ❗Çünkü bu namaz halk indinde diğerlerinden daha büyük ve değerlidir.❗ Çünkü bu namazda ❗diğer beş vakit namaza gelmeyenler❗ hazır bulunmaktalar.”[23
]İbnu’l-Cevzi’nin garipseyerek söylediği durumun ülkemizde şuan fazlasıyla olduğunu söylememiz yanlış olmayacaktır. ‼
Farz namazları kılmayan❗ nice kimselerin kandil gecelerinde❗ cami cami dolaştıklarını görmekteyiz‼ ve duymaktayız.
Dine karşı kayıtsız❗ davranışlarda bulunan❗ ve yılın çoğunda Allah için alınlarını secdeye koymayan❗ milyonlarca insanın “kutsal” görülen bu gecelerde ❗yüzlerce rekât namaz kılıp❗ sabahlamaları ❗gerçekten içler acısı ❗ve ağlanacak bir durumdur.❗ Üzülerek ifade etmek gerekir ki, cami ve mescidlerini kabir haline getirip,❗ Kur’an’a hayatlarında sırt dönenlere,❗ gaflet ve isyan içinde yaşayanlara,❗ Kandiller❗, Mevlidler değil, ❗Kur’an ve Sünnet bilgisi gerekmekte‼. Râsul-i Ekrem (sav)’in : “Dinimizden olmayan herhangi bir şeyi uyduranın ortaya koyduğu merduttur (reddedilmiştir). Her bid’at dalalettir.”[24]buyurduğu bilinmektedir. ‼
Bu hadisteki “Küllü bid’atün dalaletün” hükmü umumi bir beyandır. ❗
Bugün; kandil gecelerinde devlet televizyonlarından mevlidler okunmakta ve dua edilmektedir. Bu dualarda Allahu Teala’nın dinine karşı savaşan ve binlerce mü’mini şehid eden tağutlara bile dua edilmektedir. Bu husus göz ardı edilmemelidir. [25]21] Vehbe Zuhayli, İslâm Fıkhı Ansiklopedisi, C.2, Sh.179, Risale Yayınları, İstanbul-1990.
[22] Ebu Şame, el-Baisu Ala inkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi, s. 39-40.
[23] İbnu’l-Cevzi, el-Mevdu’at, c.2, s. 125-127.
[24] (Sahih-i Müslim, C/1, sh:592. Had. No:867. İst. 1401)
[25] Yusuf Kerimoğlu, Fıkhî Meseleler, c.2, Sh:333, Ölçü Yayınları, İstanbul-1985
Bu aktardığımız bilgiler ❗
Kaynaklarda belirtildiği gibi ❗ilmi olup sahih rivayetlerde geçmektedir❗
Allah celle her gecenizin mübarek olmasını nasip etsin.Rabbim recep ve şaban aylarını fırsat bilip ibadetlerimizi artırıp ramazana beyaz bir sayfa ile girmeyi bizlere lutfetsin.
Rabbim ibadetlerimizi günlük olarak yapabilmeyi ve rıza i ilahiye erenlerden olmayı hepimize nasip ETSİN‼
-
💮 SABAH (VE AKŞAM) DUA ve ZİKİRLERİ 💮 (1 KERE) AYET-EL KURSÎ ✳ اللَّهُ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذ...
-
اللَّهُمَّ زِدْنَا وَلَا تَنْقُصْنَا، وَأَكْرِمْنَا وَلَا تُهِنَّا، وَأَعْطِنَا وَلَا تَحْرِمْنَا، وَآثِرْنَا وَلَا تُؤْثِرْ عَلَيْنَا، وَأ...
-
Musibet ve Belalar karşısında Okunacak Dualar başlığında öğreneceğimiz toplam 4 duamız olacak. Bu dualar da diğer öğrendiğimiz tüm dualar ...
-
( Y azdıklarım , Sevgi Binabdullah'a ait olup , Nisan 2017 İstanbul'da katıldığı bir kına gecesinde yapmış olduğu sohbetinden tuttuğ...
-
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hastalara ve ağrısı olanlara karşı okuduğu duâlar… Hazret-i Âişe –radıyallahu anha-’dan rivayete göre Neb...
HERKES İÇİN SİYER - 30. BÖLÜM (MEDİNE’NİN EN HÜZÜNLÜ GÜNÜ RESÛLULLAH’IN ➯devamı
Aralık 17 2020
HERKES İÇİN SİYER - 29. BÖLÜM (İNSANLIĞA EN BÜYÜK MESAJ: VEDA ➯devamı
Aralık 07 2020
HERKES İÇİN SİYER - 28. BÖLÜM (ZORLUK SEFERİ ➯devamı
Aralık 07 2020
HERKES İÇİN SİYER - 27. BÖLÜM (BİTMEK BİLMEYEN DAVET HIRSI: HEYETLER ➯devamı
Kasım 29 2020
HERKES İÇİN SİYER - 26. BÖLÜM (BİR MEKTEP OLARAK ➯devamı
Kasım 23 2020